Türkiye devleti ve halkıyla geçmişiyle yüzleşmediği sürece, bellek ve demokrasi kültürü arasındaki organik bağı reddedip günahlarından arınmadığı sürece yeni bir anayasayla gelecek özgürlüklerin kamusal alanda varlık bulabilmesi güçten de öte zor görünüyor. Bu yeni dönemde aynı utancı yaşamamak için başta siyasal iktidarın, siyasetçilerin, bütün siyasi partilerin ve güvenlik kurumlarının bugüne kadar sürdürülen savaş ve şiddet politikalarının sonuçlarıyla yüzleşmesi tarihi bir sorumluluk değil mi? Peki, devlet buna cevaz verir mi?. Dünyanın uzayda taht kurmak için mücadele ettiği bir dönemde, gençlerimizi, toplumsal enerjimizi kirli savaşlara feda etmenin üzüntüsünü ve utancını yaşamaya devam mı edeceğiz? Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğindeyiz.
Türkiye devleti ve halkıyla geçmişiyle yüzleşmediği sürece, bellek ve demokrasi kültürü arasındaki organik bağı reddedip günahlarından arınmadığı sürece yeni bir anayasayla gelecek özgürlüklerin kamusal alanda varlık bulabilmesi güçten de öte zor görünüyor. Bu yeni dönemde aynı utancı yaşamamak için başta siyasal iktidarın, siyasetçilerin, bütün siyasi partilerin ve güvenlik kurumlarının bugüne kadar sürdürülen savaş ve şiddet politikalarının sonuçlarıyla yüzleşmesi tarihi bir sorumluluk değil mi? Peki, devlet buna cevaz verir mi?. Dünyanın uzayda taht kurmak için mücadele ettiği bir dönemde, gençlerimizi, toplumsal enerjimizi kirli savaşlara feda etmenin üzüntüsünü ve utancını yaşamaya devam mı edeceğiz? Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğindeyiz.